YAYLA KÜLTÜRÜ

Yaylacılık veya yaylara taşınmak Babadağ’ın tarihi ile başlar.

Geçmişte en küçüğü bir dekar olan arazilerde, ahşap, basit yapılı, iki veya üç odalı yayla evleri vardı. Tabanları ahşap döşemeliydi. Duvarları, toprak sıva ile sıvanırdı. Varlıklı ailelerin yayla evlerinde iki katlı olanlarda görüldüğü gibi bunlarda mutfak da bulunurdu. Diğerlerinde mutfak görevini, evlerin önlerindeki ocaklar görürdü. Yayla evleri büyük ölçüde kâgir yapılmış mekanlardır. Temel, taş yapıdır. Pek bodrum olmaz. Temel üzerine iş odası dediğimiz tezgah kurulan büyük oda yapılır. Mutfak ev içerinde değilse hemen yanı başındadır.

Evin yanına seki tabir edilen 12-20 metrekare arası toprak düzeltilir, Gos çayından getirilen gök toprakla sıvanır. Bu gök toprağın, kendine has mis gibi kokusu vardır. Yayla evinin bütün iç duvarları, hatta zemini bu toprakla sıvanır. Yayla evlerinde, ailenin ihtiyacına göre iki katlı olanları da vardır. Evlerin dış duvarları, paslanmaz saç ile kapatılır. Damlar çatı ve kiremit örtülüdür.

AKYOL YAYLASI

Karayolun karşı tarafında ak topraklı, geniş bir yerdedir. Mescidi, camisi, tandır kuyusu, buz gibi suyu vardır.

ARMUTLAR ALANI YAYLASI

Yeniköy yolunun altına düşen yerdedir. “Amıtlar Alanı” da denir. 1950’lerde Yedi-sekiz yayla evi vardı. Babadağ’ı Yeniköy, Bekirler, Kelleci, Mollaahmet köylerine bağlayan yol Armut Alanı yayla evlerinin arasından geçerdi. Burada Gümgüm Kaya denen bir yer vardı. Zamanında eşkıyaların Gümgüm Kayada bir küp altın gömerek sakladıkları, bu bakımdan taş atınca gümlediği söylenir. Bu yayladan Babadağ’a, Dere mahallenin yanı başından akan Gos çayının üzerinde kurulu bir köprüden geçilerek ulaşılır. Bu yayladaki bir çeşmenin suyun geçmişte süt kokusuyla aktığı söylenir.

BAŞALAN YAYLASI

Yaylaların en yüksek rakımlı olanıdır, 1100 m. Bu sebeple Başalan adını almıştır.

CENNET DERESİ YAYLASI

KaraçöpleN yaylasının hemen alt tarafındadır. Yeşilliktir, serindir. Mescidi, tandır kuyusu ve akarsuyu vardır. Bu civarda ikinci bir Cennet Deresi Mescidi diye bilinen yayla daha vardır.

CIZIRLAR YAYLASI

Kızlıoğlanlı tepenin hemen alt tarafına yapılan mescidi vardır. Gos çayı ile Yardan` çayı vadisi arasındadır. Yakınında Kılıncın Bahçesi vardı. Geçmişte bu bahçedeki buz gibi su, içme suyu olarak kullanılırdı.

ÇAVUŞBAĞI YAYLASI

Karabebek bağından az üst tarafta, Pilav Tepenin eteğindedir.

DEĞİRMENÜSTÜ/ÇAYÜSTÜ YAYLASI

Akyol’a giden yolun üstünde ve Karayol’a giden yolun sağında, bir grup yayla evinden ibarettir. Suyu, Kayacık suyudur. Bu su, akarken soğuk olmasına rağmen testide geç soğur. Bu yayla, Köprüüstü diye de bilinirdi. Geçmişte Değirmenüstü`nde Tahtacı Yörükleri otururdu. Tahtacılar nakliye işlerinde, inşaat malzemelerinin taşınmasında, yayla ve köy taşınmalarında çalışırlardı.

GÖÇERİ YAYLASI

Yeniköylün altında, Sarıyar denen bir dik uçurum vardır. Göçeri, hemen bu yarın yanı başında ve gürül gürül akan Gos çayının kenarında kurulan bir grup yayla evinden meydana gelir. Yanında çam ormanları vardır. Babadağ Belediye önü denizden 850 m yüksekte olmasına rağmen, Göçeri yaylasının rakımı 500 m’dir. Göçeri’de buna rağmen hava çok güzeldir. Havasının yanı sıra bamyası ile de meşhurdur. Bu bamya kısa, güdük ve tastaban cinsidir. Babadağlılar, “Göçeri bamyasının bir çekirdeğinde beş oğlan tohumu bulunur.” derler. Geçmişte Gos çayı, değirmen döndürecek kadar gür akardı ve karşılıklı iki değirmen vardı.

GÖÇÜKOLUK YAYLASI

Altı asırlık bir ulu çınarın ve içimi çok hoş Göçükoluk pınarının hemen yanındadır. Buradaki Çınar Karaçöplen'dekinden daha büyüktür, daha geniş alana gölge verir. Geçmişte mescidin yanında tandır kuyusu da vardı. Bu bölge de Yardan çayının kenarındaydı ve ikindi sonrasında hemen gölgelenir.

İMAM KADI YAYLASI

Babadağ’ın meşhur sularından Soğukoluğun üst tarafındadır. Yardan çayının kenarında ve ikindi sonrasında hemen gölgelenen bir yerdedir. İmam Kadı vadisindeki Soğukoluk pınarının suyunun böbrek taşlarını düşürdüğü söylenir. Pınarın suyunun hazmı kolaylaştırdığı da söylenmektedir.

KARABEBEK YAYLASI

Bu mevki çok geniştir. Çevrede büyük karakavak ağaçları vardır. Geçmişte burada dini bayram günlerinde bayram yerleri kurulurdu.

KARAÇÖPLEN YAYLASI

Yaylaların en merkezi yerde olanlarındandır. En az beş yüz yıllık bir anıt çınar vardır. Yayla pazarı bu çınarın altında kurulur. Geçmişte cuma günleri burada pazar kurulurdu. Semt köylerinden getirilen sebze ve meyveler bu pazarda alıcı bulurdu. Burada terzi, kunduracı, bakkal, manifaturacı, kasap, fırın, geniş ve büyük bahçeli bir kahve vardı. Yayla insanı kasabaya inmeden, buradan gerekli ihtiyaçlarını temin ederdi. Her yıl eylül ayının ilk Pazar günü burada keşkek ve diğer yemekler pişirilerek mevlit okunur, hatim indirilir.

KARAYOL YAYLASI

Karayol mevkiindeki yayla evlerinin yukarı kısımlarına giden yolun başındaki arazidir. Akarsuyu ve çevresinde karakavak ağaçları vardır. Bu su, “Almeli suyu” diye bilinir ve Başalan Yaylasından gelir. Akan su Ilıktır, fakat testiye konulduğunda buz gibi olur.

KIZLIOĞLAN TEPESİ YAYLASI

Çevreye hakim bir yerdedir. Tandır kuyusu, akarsuyu, mescidi ve mescidinin çevresine yüzyıllar önce dikilmiş ulu çınarları vardır. Kılıncın Bahçesine yakındır. En sıcak günlerde bile püfür püfür eser.

TEPE YAYLASI

Babadağ’ın en yüksek yaylalarındandır. Rakımı, bin metreden yüksektir. Buz gibi pınarları vardı. Yolu çay köprüsünden itibaren devamlı yokuştur ve en az yarım saat sürer. Bu yaylada oturan kişinin, yaylaya yorgun varışında, kendisini kastederek; “Sürgün müsün be Allah’ın kulu sürgün!” dediği; tahtalığa oturup da Sarayköy ovasını seyre başlayıp yorgunluğunu atınca da; “Dürgün (dürbün) müsün be mübarek, dürgün!” dediği söylenir.